Neee 38 mi oldum??? Eee o zaman haydi Datça’ya

 

SONY DSC

IMG_3952

Ege bölgesinde yaşayanlar bilir, Nisan ortası geldi mi karpuz kabuğu denize düşer, bitimiz kanlanır ve kendimizi hemen suya atmak isteriz. Eee malum benim de doğum günüm 1 Mayıs olunca, birkaç günlüğüne güneye inip 38 yaş doğum günümü en sevdiğim yer olan Datça’da ailece kutlamak istedik. Velhasıl Nisan’ın son günlerinde çoluk çocuk attık yola kendimizi.

Gündüz buz gibi denizde titreye titreye yüzdük akşam ise şort üzerine polar ile mis gibi bahar akşamının tadını çıkardık.

Yola çıktığımız ilk gün Akyaka’da bir öğle molası verdik çocuklarla. Azmak kenarında öğlen rakısı eşliğinde nefis deniz mahsullerini mideye indirip, ayakları Azmak’ın buz gibi sularında serinlettik. Sonra ver elini eski Datça…

IMG_4299
1,5 yıldır Datça’ya gidemediğim için acaba burası da bozulmuş mudur diye içime kurt düşmedi değil. Neyse ki Eski Datça girişindeki o feci çirkin 2 dükkan dışında Eski Datça’da hala bir bozulma yoktu. Biz yine her zamanki gibi en sevdiğimiz yerde, en sevdiğimiz aile işletmesinde 3-4 gün geçirdik. Her zaman kaldığımız odada, her zamanki yatağımızda yatmak, hep aynı bahçeye uyanmak müthiş bir duygu. Kaldığımız yerin adını burada söylemek istemiyorum, başını alan oraya gitmesin diye ama özelden soranlar Datça kriterlerine uyar ise elbette ki bu harika yerin adını vereceğim. IMG_4296

Neyse 3-4 günlük Datça gezimizde sabahları şahane kahvaltılardan sonra o koy senin bu koy benim, orda 2 dalış, burada bir atlama yapa yapa o buz gibi sulardan hastalanmamayı da başararak Datça’nın tadını yine çıkardık. Gittiğimiz mevsim itibariyle henüz ne yerli ne yabancı turistin olmaması ise pek şahaneydi.

SONY DSCDatça Yarımadasının en uç noktası olan Knidos’da bile bizden başka kimsecikler yoktu. İnsanın bir yanı Akdeniz, bir yanı ege denizi ile çevrili bir burunda, bir de Antik kentin ortasında bir başına kalıp avaz avaz bağırması pek zevkliymiş. Biz mesela ailece boğazımız patlayana dek çığlık ata ata şehirden getirdiğimiz stresi, elektriği attık Knidos’da. Bir de kekik kaplı patikadan azıcık bacaklarımızı kanatarak da olsa, deniz fenerine yaptığımız yolculuk biraz tehlikeli ama çocuklar için maceralı oldu. Aşırı rüzgar nedeniyle ayakta durmakta zorlandığımız için ancak bu kadar resim çekebildik.

SONY DSC

Datça’da gün boyu gezip dolaşırken akşam üstlerini buz gibi bir bira akşamları da rakı-balık ile şenlendirmeyi ihmal etmedik. Muğla’nın birası olan Gara Guzu’yu bulursanız denemeden geçmeyin. Akşam yemeklerine gelince, aramızda kalsın ama Datça sahildeki balık restoranlarında hesap artık mütevazı rakamlardan çıkıp Bodrum, Çeşme rakamlarına ulaşmış. Ama yine de kumun üstüne kurulmuş bir masada rakı içmeyi ihmal etmeyin.

SONY DSC

Gelecek olan hesaptan haberi olmayan masum bir ailenin gülümsemesi

Datça gezimizde her zamanki gibi Sındı Köyü Kooperatife uğrayıp bal, badem, zeytinyağı stoklarımızı yeniledik. Yeni mahsul Badem henüz toplanmamış olduğundan gecen yıldan kalanlarla idare ettik. Ama zeytinyağı almanızı önemle tavsiye ederim. Ömer Abi yine sağ salim orda, yine kooperatifin başında, yine kooperatiften şikayetçi… Eski Datça gibi Sındı’da da değişen bir şey yok.

SONY DSCİşte böyle hem denizin, hem dağın, hem Datça’daki dostların keyfini çıkarttığımız bir Datça gezisini daha bitirdik. Herzamanki gibi mutluluk ve keyif ibremiz maksimumu göstererek İzmir’e geri döndük. Yine hayaller kurarak… Datça’ya yerleşsek ya 🙂

Haa unutmadan söyliim, 38 oldum. Vallahi de billahi de oldum 🙂

SONY DSC

38 Yaş doğumgünü pastam ve yanımda kuzumlarım ile Datça’dayım

 

Yorum bırakın